AHMET ÇADIRLI’NIN DÜKKANI

Kayseri basketbolunun konuşulduğu ve tartışıldığı önemli mekanlardan biri de Ahmet Çadırlı’nın çarşı içindeki dükkanı idi. Bu dükkan Kayseri’deki basketbolcuların uğrak yeri olduğu gibi, basketbolla ilgili fikirlerin ilk oluştuğu yerdi.

Ben, her çarşıya çıktığımda burada çok keyifli vakitler geçirdim. Aklıma geldikçe gülümseyerek anarım. Çarşının tam orta yerinde olduğu halde, benim için çokça uğramama rağmen her seferinde bulunması zor, karışık, labirent gibi bir yerdi. Yön kavramımın zayıf olmasından sanırım, kendi başıma bu dükkanı bulmak için kapalı çarşının etrafında dolanıp dururdum.

Dükkana her gittiğimizde Ahmet Çadırlı bizi çoktandır görüşmüyormuşuz gibi iyi karşılar, sık uğramamıza rağmen bir kez olsun rahatsızlık duymazdı. Tezgahın arkasında mutlaka basketbolculardan biri Ahmet Abi ile çalışırdı. Biz geldiğimizde kırk yıllık usta gibi ellerinde tornavida ile kırk yıllık usta gibi havalıydılar. Bazen içten içe bu dükkandaki keyifli ortamda akşama kadar çalıştıkları için kıskançlık duyardım. Benim şu anda hatırladığım kadarı ile yanılmıyorsam Erdal Gürsel Yıldız, Cengiz Güneş, Mustafa Çetintaş ve Rahmetli Yaşar dükkanda çalıştılar. Başkalarını da hatırlıyorum sanki ama yanılmamak için yazmadım.

Biz geldiğimizde bazen başka arkadaşlarımızla, hakemlerle karşılaşır, küçük dükkanın içinde kimimiz ayakta kalır, kimimiz otururduk. Çoğu zaman dükkanda Cevat abi ve Oktay Ensari olurdu. Ahmet Çadırlı ve Cevat abi çok iyi arkadaştılar, ama aynı zamanda birbirlerini kıyasıya eleştirirlerdi. Cevat abi maç yönetirken aynı zamanda türbini de yakından takip ederdi. Bir gözü maçta diğeri seyircilerde olurdu. Bizim için Koyu sohbet Ahmet Abi’nin babası dükkana gelene kadar devam eder, Mustafa amca genellikle bir şey söylemez ama bir süre sonra kaşını kaldırarak yan gözle baktığı anda biz artık kalkmamız gerektiğini anlardık.

Akşamüzeri dükkanı kapattığında Ahmet abi, evine yürüyerek gider, biz onu her gün aynı saatte Sivas Caddesi’nde yürürken karşı kaldırımdan görürdük. O zamanlar bu caddenin iki tarafı ayrı ilçeler değildi, şehrin tam ortasından geçen tren yolu henüz şehri fiziksel ve sosyal olarak ikiye bölmemişti.   Hızlı adımlarla, yürürken yüzünde kararlı ve mutlu bir ifade olurdu. Bu yüz ifadesinden kendimizce çıkarımlar yapar, basketbolla ilgili kafasından ne geçirdiğini tartışırdık. 80’li yılların başında ise onun elinde sallayarak taşıdığı bir VHS video kaseti olurdu.                

Kayseri’ye ayda bir kez iş için geliyorum. Genellikle aynı gün geri dönüyorum ama kaldığım günler otelde kalıyorum. Gün yoğun geçtiği için kimseye uğrayamıyorum. Bu yaz bir gün otelde erken kalktım ve Ahmet Çadırlı’nın dükkanına gitmek üzere yola çıktım. Amacım Ahmet abi’yi görmekti ama göremezsem bile dükkanı görmek istemiştim. Dükkan hala benim için bir labirentin içinde idi ve yine bulmakta zorlandım. Dükkanın önünde Mustafa amca sabah çayını içiyordu. Beni ancak ismimi söyleyince tanıyabildi. Sanırım 90 yaşına gelmişti ama hala dükkana geliyordu. Ahmet Abi’nin artık bu dükkana sık  gelmediğini şehir dışında işi olduğunu söyledi. Bir süre ayak üstü sohbet ettik oturmam çay içmem için ısrar etti ama oturmadım.

15.04.2016