assos

ASSOS’TAN TARİH ESİNTİLERİ

“Erlerin başbuğu Agamemnon öldürdü Elatos’u, Elatos, güzel akan Satnioeis Irmağı kıyılarında,Sarp Pedasos’da otururdu.” (1)

Homeros, böyle bahseder İlyada’daPedasos’tan. Nice Troyalı yiğitler gibi Elatos’ta nasibini almıştır Agamemnon’un gazabından. Bu savaş aslında TroyalılarlaAkhaların değil, Anadolu ile Batı dünyasının savaşıdır. Homeros İlyada hm her sayfasında defalarca Akhaların üstünlüğünü anlatırken, etkisi altında kaldığı Anadolu’nun doğasından, insanından ve uygarlığından sık sık bahsetmeden ede­memiştir. Pedasos’tan söz ettiği her yerde sarp, yalçın kayalar üzerine kurulu şehrin görkemini vurgulamıştır.

“Altes, Kralıdır savaş sever Leleglerin,
Satnioeis kıyısındaki yalçın Pedasos’u tutardı elinde.” (2)

Satnioeis (Tuzla Çayı) ile deniz arasında 200 metre yüksekteki kayalık tepe üzerine kurulan kent, Adramyttion (Edremit) Körfezindeki en önemli liman kentidir. Deniz tarafından çok dik bir yolla ulaşılan kentin limanında büyük bir mendirek vardır. Strabon, Homeros’tan yaklaşık 900 yıl sonra Pedasos’tan bahsederken Myrsilos’a dayanarak, bu kentin Midillili Methymnalılar tarafından ku­rulduğundan söz eder. Uzun yıllar Leleglerin hâkimiyetinde kalan Pedasos, Kral Altes devrinde Akhileus tarafından fethedilmiştir.

“Ayağı tez Akhilleus’a karşı gelmem ilk değil,

Çok kaçtım ben onun kargısından,

İda yamaçlarında saldırmıştı bizim öküzlere,

Lyrnessos’laPedasos’u yıkmıştı,

O zaman Zeus kurtardıydı beni.” (3)

 

Yalçın kayalıkların üzerindeki kentin önemi, görkemi ile birlikte Satnioeis kıyısında olmakla da vurgulanır.

 

“Argoslular uzaklaşır görünce Hektor’u,

Yeni bir hızla saldırdılar Troyalılara,

Önce çevik Aias, Oileus’un oğlu atıldı öne,

Sivri kargısıyla yaraladı Satnious’u,

Satnious, Enops’un oğluydu.

Kusursuz bir su perisi doğurmuştu onu Enops’a,

Enops çobanlık ederken Satnioeis kıyılarında.” (4)

Pedasos’unAkhileus tarafından yıkılmasından sonra Lelegler Karia’ya göç ederek Halikarnassos dolaylarında yok olan eski Pedasos yerine Pedasa’yı kurmuşlardır. Bu topraklarda sekiz kent kuran Lelegler, Kanalılarla birlikte gittikleri bir seferde tüm Yunanistan’a dağılmışlar ve bütün soyları yok olmuştur. (5)

Anadolu’da kentler yanan ormanların köklerinden yeşeren yeni fi­lizler gibidir. Adramyttion Körfezi’nin en önemli liman kenti olan Pe­dasos, daha sonra Assos olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Assos, önceleri Lidyalılar tarafından yönetilmiş, daha sonra da Perslerin egemenliğine girmiştir. İÖ 479’da tekrar özgürlüğüne kavuşarak Delos Birliği’ne katılmıştır.

Aristoteles ve Hermeias

Assos banker Euboulos’un yönetimindeyken, kölesi Hermeias’ın eline geçti. Hermeias Atina’da hem Aristoteles’in, hem de Platon’un öğrencisiydi. Atina dönüşü evvelce Atarneos ve .Assos bölgelerini ele geçirmiş olan efendisiyle tiranlığı paylaştıktan sonra, bölgenin tek hâkimi oldu.

Platon’un ölümünden sonra Atina’da Akedemia’nın başına yeğeni Speusippos geçti. Aristoteles, bazı araştırmacılara göre bu göreve kendisi atanmadığı için, bazılarına göre ise, o dönemin siyasi havası Makedonya’ya karşı olduğu için Atina’dan ayrıldı. Arkadaşları Khal- kedonluKnenokrates ve EresosluTheophrostos ile Hermeias’ın daveti üzerine Assos’a giderek bir akademi kurdular.

Çanakkale’den Edremit Körfezi’ne kadar sahil boyunca en güzel manzara tartışmasız Assos’un agora alanından seyredilebilir. Midilli en geniş açı ile ancak bu bölgeden görülür. Tarihi kalıntılar ve ağaçlar arasından güneydeki stoasının önünde deniz birden ayak­larınızın altında belirince içinizi bir heyecan kaplar. Aristoteles ago­raya ilk geldiğinde aynı heyecanı hissetmiş midir bilinmez, ama Assos’ta mutlu yıllar geçirdiği kesindir. Kentin giriş kapısı yakınındaki gymnasiondaAssoslu öğrencilere üç yıl ders veren fi­lozof, burada büyük iyiliklerini gördüğü Hermeias’ın kızı (bazı kay­naklara göre evlatlığı) ile evlenmiştir. Bu dönemde yazdığı Po- litikd’nın yedinci kitabında ilk bölümler Hermeias’a öğütleri içerir.

Perslere general olarak hizmet eden Rodoslu Memnon, Hermeias’ı ziyaret ve iş bahanesi ile davet eder. Bu sahte dostluk sonrası onu tu­tuklayarak Pers kralına gönderir ve orada Persler tarafından öldürülür. Hermeias’ın bu trajik sonu, Aristoteles ve arkadaşlarının Assos’ta geçirdikleri üç mutlu yıl sonrası Midilli Adası’nın başkenti Myti- lene’ye kaçmasına sebep olur. (6)

Aristoteles, Assos’ta geçirdiği yılların anısına Erdeme Övgü’yü yazar ve sonraları Delfi’deHermeias’ın bir heykelini diktirir.

Assoslu Kleanthes

Assos’ta doğan (İÖ 331) Kleanthes, önceleri uzun yıllar atlet olarak çalışır. Bir filozof olarak gelişiminde Aristoteles’in Assos’ta kurduğu akademinin büyük etkisi olsagerek. O da bütün genç filozoflar gibi Atina’ya gider. Orada stoacı okulun kurucusu Zenon’a bağlı çalışır. Kendini felsefeye verebilmek için geceleri kuyulardan su çekmek zorunda kalır. Zenon’dan sonra okulun yönetimini eline alır. Yaklaşık elli eserinden sadece bazı parçalar günümüze ulaşmıştır. Bunların en önemlisi Zeus için yazılmış olan bir ilahidir. (7)

Kıbrıslı Zenon antik çağın ilk maddeci doğa öğretisinin temellerini atmıştır. Atina’da Stoa Poikile’de kurduğu okulda, evrendeki tüm varlıkların bitimli ve sonlu olduklarını savunmuştur. Stoacılar, sadece Tanrı’nın bitimsiz ve sonsuz bir güç olduğunu ileri sürmüşlerdir.

assos2Kleanthes ise Zenon’dan sonra stoa öğretisine dinsel bir anlayış getirmeye çalışmıştır. Ona göre evren bir varlık, Tanrı ise ona yaşam veren bir esirdir. Tanrı dünyadan ayrı değildir. Bütün şeyler doğa adı verilen tek bir dizgenin parçalarıdır. Bireysel yaşantı doğayla uyumlu olduğu sürece iyidir.(8)

 

 

 

“Önderlik et ey Zeus,

Bana,

Sen ey Yazıt,

Önderlik et bana.

Her ne işe yollarsan,

Önderlik et sen bana.

Korkusuzca uyarım sana,

Kuşku edip bocalarsam da eğer,

Yine uymam gerek sana.” (9)

Kleanthes’e göre, erdem doğayla uyuşumlu bir istemden ibarettir. Kötüler ise, Tanrı yasalarına zorla baş eğseler de bunları yapmak zo­rundadırlar. Ona göre kötüler bir arabaya bağlı köpek gibidir ve ara­banın gittiği yere gitmek zorundadırlar.

Bütün bunlar, maddeci yaklaşımlar bile olsa, Kleanthes’in Tanrı ya­ratan toprak Anadolu’nun etkisinde kaldığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Ona göre Zeus, çocukluğundan beri onu hep İda (Kaz) Dağı’ndan izlemiştir, ona yön vermiştir. Zeus, Hera, Poseidon, Apol- lon, Artemis ve diğerleri ona göre vazgeçilmezdir.

Stoacılık Hıristiyanlıkla savaşmış, Kleanthes’in getirdiği dinsel öğeler sayesinde birçok bakımdan bu tek tanrılı dini etkilemiştir. Yukarıda bir bölümü sunulan Zeus’a İlahi ne kadar Hıristiyanca bir yakarış olsa da, bizlere çok uzak değildir sanırım. Stoacıların din alanındaki büyük başarısı, antikçağın halk inançlarını felsefe ile ustaca bağdaştırmasındandır. Olymposlu Tanrıların her biri doğanın bir parçası, halksal düşüncede cisimleşmiş tasarımlarıydı. Hıristiyanlığın bu temeller üzerinde Anadolu’da yaygınlaşmasının önemli ne­denlerinden biri budur. (10)

Aziz Paulos’ım Ziyaretleri

Pers işgali sonrası Büyük İskender yönetimine giren Assos, kısa bir süre Seleukosların egemenliğine girmiştir. Kent daha sonra Per- gamon Krallığı’na bağlanmış İÖ 133’de Roma’nın eline geçmiştir.

Tarsuslu Aziz Paulos’un yolculukları İS 46-62’de Antakya’da başlayıp Avrupa içlerine, Roma’ya kadar uzanmıştı.(11) Önceleri Yahudiler arasında yaygınlaştırdığı Hıristiyan misyonerliğini daha sonra Anadolu içlerine, özellikle Efes ve Assos bölgelerine taşımıştır. Aziz PaulosAleksander yolculukları esnasında iki kez geçtiği Assos’a, Troas’dan yürüyerek gelmiştir. Orada Aziz Lucas’la buluşup Midilli’ye birlikte seyahat etmişlerdir. Bu ziyaretler esnasında Assos, Hıristiyanlığı ilk kabul eden Anadolu kentlerinden biri olmuştur. (12)

Yılan Kabartmaları

Antik kentteki iki taşın üzerinde aynı tastan süt içen yılan ka­bartmaları vardır. Bu taşlardan biri kentin girişindeki nekropol alanındadır. Taş bloğun etrafını dolanan iki simetrik yılan, ön yüzdeaynı tastan süt içmektedir. Diğer kabartma figür ise, en tepede Athena Tapınağı girişinde bulunan Hüdavendigar Camii’nin giriş kapısına konmuş antik bir taş üzerindedir.

Bergama kaynaklı bu figürler aynı tastan süt içip yine aynı tasa kusan iki yılanın öyküsünü anlatır. Yılanlar işlerini bitirip gittikten sonra, umutsuz bir hastanın bu ağulu sütü içmesi ve iyileşmesi ile bu figürler simgeleşmiş ve günümüze eczacılığın ve hekimliğin sim­geleri olarak ulaşmıştır. Bu öykü bazı değişikliklerle İslamlar arasında Lokman Hekim öyküsü olarak da anlatılır. (13)

Bizans döneminde Mahramion adını alan kent, I. Murat zamanında Osmanlılara geçer. Bu tarihten sonra Assos küçük bir köy olarak kalır.

Assos ve Midilli; insanlar bu bölgelerde yerleşik yaşama geçti geçeli yüzyıllardır her denize baktıklarında gözleri karşı kıyılara takılır. Geceleri tek tük parlayan ışıklara bakarken kim bilir düş güçlerini ne hayallerle, ne ütopyalarla süslediler. Tarih, birbirine çok uzak ve çok yakın olan bu insanların imgelerini oluşturan boş say­falarla da doludur. Athena Tapınağı’nın bulunduğu sarp tepede rüzgârın uğultusu aslında asırlardır bunları anlatır.

 

KÜRŞAT BAŞDEMİR

 

DİPNOTLAR :

  1. Homeros, İlyada, çeviren Azra Erhat, s.84.
  2. İbid, s.464.
  3. 3.İbid, s.448.
  4. 4.İbid, s. 174.
  5. 5.Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, çeviren A. Pekmen, s.l 12.
  6. İbid, s.111-112.
  7. 7.O. Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi, c.6, s. 168.
  8. 8.İbid, s.168.
  9. 9.B. Russell, Batı Felsefesi Tarihi, çeviren M. Sencer, s.260.
  10. 10.İbid, s.260-261.
  11. P. Levi, Eski Yunan, çeviren Neşe Erdilek, s.213.
  12. Serdaroğlu, Assos, s. 18.
  13. Ö. Tuncer, İşte Anadolu, s.126-127