BİR ESMER KIZ VARDI

Yağmur yağıyor, seller akıyor,
Arap kızı camdan bakıyor.

1960’larda yılı belirsiz bir Nisan ayı. Emirgan’da yağmur yağıyor. Yokuşlardan süzülen sular ulu çınar ağacının önünden geçerek Mehtap Gazinosu’nun (şimdiki Sütiş) önünden coşkuyla denize ulaşıyor. 

Küçük arap kızı buğulu gözleriyle camdan yola bakıyor. 

Yoldan denize süzülenler aslında onun gözyaşları. 

Ataları 19. Yüzyılda köle tüccarları tarafından İstanbul’da getirilen Afrika kökenli bir ailedendi o. Emirgan’ı mesken tutmuştu ailesi. Çocukluğunda ve gençliğinde teni ve buğulu sesiyle bu güzel İstanbul semtine renk kattı.

Yıllar önce Polonyalı kadın antropolog İstanbul’a gelir. Bütün hayatını müzik ve kültür arasındaki derin ilişkiye adayan bu kadın eski plakçı dükkanlarını gezmektedir. 

60’lı ve 70’li yıllardaki Türk müziğindeki kadın sesi öylesine etkilemiştir ki onu, Türkiye onun için vazgeçilmez bir durak olmuştur. Bir daha, bir daha ve defalarca gelir İstanbul’a.

Antropolog Kornelia, bir gün Kadıköy’de küçük bir plakçı dükkanına girer. Pikaptan gelen ilk kez duyduğu piyano eşliğinde büyülü, buruk kadın sesinden çok etkilenir. 

“Kim bu kadın?” diye sorar. 

Plakçı ona anlatır. 70’lerde çıkış yaptığı “Unutma” parçasının hikayesini ve hala anaların asker çocuklarının ardından mırıldandıkları “Teskere” türküsünü. TRT Televizyonlarının ona yaptığı haksızlıkları.

Emirgan’a geldiğimde genellikle Boğaz’a açılan Doğru Muvakkithane sokağının iç kesimlerindeki küçük kahvehanede çayımı içerim. Burası semt sakini yaşlıların ve balıkçıların takıldığı yerdir. Burada beyaz saçlı siyahi bir yaşlı adamla karşılaşırım. İstinye’de bir süre birbirine yakın evlerde oturduğumuzdan bir göz aşinalığımız vardır, selamlaşırız. İnatçı ve geçimsiz biridir. 

Genellikle tek başına oturur. Onu her gördüğümde çileli esmer yüzü Hemingway’in ihtiyar balıkçısını canlandırır hayalimde. 

Bir de yıllar önce kaybettiği kız kardeşini.

Cesaret edip soramam inatçı ihtiyara kardeşini. 

Tersleyeceğinden korkarım. 

Sonra içimden sessizce şarkısını söylerim,

Boğazında düğümlenen hıçkırık olayım 
Unutma beni, unutama beni 
Gözünden damlayamayan göz yaşın olayım 
Unutma beni, unutama beni 

Gölgen gibi adım adım 
Her solukta benim adım 
Ben nasıl ki unutmadım 
Sen de unutma beni, unutama beni 

Bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca 
Unutma beni, unutama beni 
Ayrılığın acısını kalbinde duyunca 
Unutma beni, unutama beni 

Sevişirken, öpüşürken 
Yapayalnız dolaşırken 
Unutmaya çalışırken 
Unutama beni, unutama beni.

25 Nisan 2018