DİL VE UYGARLIK SORUNUNA FARKLI BİR GÖRÜŞ AÇISI:

Çocukluğumdan beri Türkçe ve İngilizce algı sorunu ilgimi çekmiştir. Babamın İngilizce öğretmeni olması, kızımın beraber geçirdiğimiz süreç içerisinde Türkçeden oldukça farklı 4 ayrı dili öğrenme çabası bu konuya olan ilgimi hep sıcak tuttu.  Öğrenme sürecinde Türkçe gibi sondan eklemeli bir dilin kavram gücü ile örneğin İngilizcenin kavram gücünün farklı olduğunu düşünüyordum. Babamın dil öğrenimin sürecinde sık sık ‘Oğlum Türkçe düşünme, İngilizce düşünmeye çalış.’ dediğini anımsıyorum. Oysa bu ne kadar zordu benim için. 

Dünya dilleri yapısal olarak 3 ayrı grupta değerlendirilir. Çince gibi Tek Heceli Diller, İngilizce, Fransızca, Arapça gibi Çekimli Diller ve Türkçe gibi eklemeli diller.

Bu değerlendirme bu şekilde idi ancak bilim son yıllara kadar bu farklılığın, düşünsel hayata ve de uygarlık tarihine nasıl bir etkisi olduğunu fazla dikkate almadı. Emperyal uygarlığın dili önce Fransızca idi, şimdi de İngilizce. Diğer diller zaman içerisinde hızla erimekteler. Batı uygarlığı Ari (Çekimli) dillerin daha gelişmiş diller olduklarını, eklemeli dillerin ise Vandal ve göçebe toplulukların,  dilleri olduğunu pompaladı bize. Üstelik bunu bilimsel temellere de dayandırmaya çalıştı. Bizler de bu gazla İngilizce öğrenmenin önemini, ne kadar çok sözcükten oluştuğunu, Wiston Churchill’in, Iris Murdoch’un kaç sözcük ile konuştuğunu hayranlıkla takip ettik.

Evet, maalesef hala ve gelecekte de İngilizce öğrenmek hep önemli olacak ama son yıllardaki bilimsel gelişmeler durumun hiç de öyle olmadığını gösterdi. Güzel Türkçemize çok büyük haksızlık yapmışız.

Beyin, duyularımızdan aldığı verileri öğrenme sürecimizde hızlı bellekte işliyor. Bu iş iki ayrı kodlama ile yapılıyor. Görsel ve sesli kodlama. Araştırmalar sesli kodlamanın görsel kodlamadan çok daha etkili olduğunu gösterdi. Eklemeli diller sesli kodlamada bilinenin aksine, çok daha etkili ve üstün. Yani bir bilgisayar düşünün, RAM değeri 1 GB, değiştirme şansınız da yok. Bazı yazılım sistemlerinde sürekli kum saati görüyorsunuz, bazı yazılım sistemlerinde ise hızlı çalışıyor.

PISA araştırmalarında Türkçe gibi eklemeli dil konuşan Finlandiyalı ve Koreli çocukların okuma ve algılama alanında diğerlerinden açık ara başarılı olduğunu gösterdi. Bizim sorunumuz bizdeki eğitim sisteminin 1950’lerden sonra bozulmuş olmasıdır.

Ben özellikle dil ve uygarlık tarihi ilişkisi ile ilgili yapılan bilimsel çalışmaların hala çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Eklemeli dil konuşan Sümerlerin, Anadolu’nun en eski halkları olan Hattiler’in ve Türk dilinin tekrar incelenerek düşünsel tarihimize etkilerinin, uygarlık dil ilişkisinin daha çok araştırmalara muhtaç olduğuna inanıyorum. Üstelik önümüzde bu konuda büyük başarılar elde etmiş, Japonlar, Finler ve Koreliler var. Görüşlerinizi benimle paylaşırsanız memnun olurum. 

17.08.2016