KAFA TOKUŞTURMAK, YANAKLARDAN ÖPMEK

İletişim ilişkilerimiz gün geçtikçe karmaşıklaşıyor. Aynı anda Kazancı Bedih dinlerken bir kaç dakika sonra Paul Simon dinleyebiliyoruz. Bu durum iyimser taraftan baktığımızda kültürel bir zenginlik olduğu halde sanırım aynı zamanda şizofrenik bir durum. 

Toplumda gün geçtikçe beden ve davranış dili çeşitlenirken bir karmaşayı da beraberinde getiriyor. 

İyi günler mi diyecek, selamın aleyküm mü diyecek? Tokalaşmak için elini uzatacak mı? Öpecek mi kafa mı tokuşturacak.Bunun gibi bir çok ilişki durumunda karşınızdakinin konumuna göre tavır belirlemeniz gerekiyor. Bunları da toplumsal zenginlik olarak kabul etmek mümkün mü? Bence değil ama bu duruma karşı çıkmak da insan hakları açısından doğru bir yaklaşım olamaz.

Örneğin 1970’lerden sonra ülkemizde yaygınlaşmakta olan kafa tokuşturma geçen 40 yıl sonrası geçmişe ait bir gelenekmiş gibi algılanıyor. Önceleri Karadeniz bölgesi ve MHP’li gençler arasında yaygın olan bu iletişim biçimi toplumun diğer katmanlarına da yayılıyor. 

Kafa tokuşmanın tarihsel kökeni Fillandiya’nın Turko isimli bölgesi insanları hariç tutulursa, Orta Asya ülkelerinde yok. Mesleğim dolayısıyla birçok Orta Asya ülkesinde bulundum, erkeklerin yanaktan öpüşme geleneğinin olmamasının yanısıra kafa tokuşturma geleneği Moğolistan dahil hiçbir ülkede olmadığını gördüm.

Toplumumuzda 20. Yüzyıl öncesi ve sonrası farklı azınlık grupları birbiriyle kaynaştıkça bazı topluluklar yanaktan öpüşme geleneğini benimseyemedi. Örneğin Çerkezler arasında bu durum geleneksel olarak haynap (uygunsuz) kabul edilir. Bu nedenle kafa tokuşmanın alternatif bir iletişim biçimi olarak yüzyılın ikinci yarısında kabul edildiği düşüncesindeyim. 

Doğada kafa tokuşturma koçlar, keçiler ve geyikler gibi boynuzu olan erkek hayvanlarda var. Dolayısıyla kafa tokuşturmak eril bir hareket olarak kabul ediliyor. Koç gibi deyiminin toplumuzda ne ifade ettiği malum. Ama boynuzlu deyimine ne demeli. Üstelik bazı geyik türlerinde dişilerde boynuzlu olabiliyor. 

Gelenekler toplumsal değişime göre şekilleniyor. Bazısı yok oluyor, bazısı kalıyor, bazısı da şekil değiştiriyor. Ben kabul görmeyen geleneklerin, örneğin erkekler arasında yanak yanağa öpüşme geleneğinin eril güveni zedeleyici bir unsur kabul edilmesi veya hijyen olarak sakıncalı bulunması durumunda, eski bir Türk geleneği olan el üstüne el koyma geleneğinin daha doğru olacağı kanısındayım.

Yazıma son verirken yeni yılınızı “tebrik eder,” “yanaklarınızdan öperim.”

30 Aralık 2018