KAYGUSUZ ABDAL VE UÇAN KAPLUMBAĞALAR

Bir şiirinde Kaygusuz Abdal, Seyyah olup şu âlemi gezerim, Bir dost bulamadım gün akşam oldu der ama aslında onun dostu uçan kaplumbağalar, toplanıp Kırım’a giden kertenkeleler, ok yay kuşanıp ava çıkan kelebekler, eşek sıpası doğuran leylekler ve kavağa çıkan balıklardır. 

Kelebekler buğday eker, sivrisinekler biçer, karıncalar hamallık yapar, develer hamama gider. 

Belki de gerçeküstü edebiyatın Dünyadaki öncüsüdür Kaygusuz Abdal. Köprüler susuzluktan bunaltır, minareler su içmek için eğilir şiirlerinde. Bana göre üzerinde edebiyat tarihçileri ve bilim insanları henüz yeterince çalışmamışlardır. Özellikle Carl Jung eserlerini mutlaka okumalıydı. 

Kaplu kaplu bağalar 
Kanatlanmış uçmağa 
Kertenkele derilmiş (toplanmış)
Diler Kırım geçmeğe 

Kelebek ok yay almış 
Ava şikâra (av) çıkmış 
Donuzları (domuzları) korkudur 
Ayuları (ayıları) kaçmağa 

Ergene’nin köprüsü 
Susuzluktan bunalmış 
Edirne minaresi 
Eğilmiş su içmeğe 

Kazaza (ip yapan) balta koydum 
Çevirişin (yağı) deremezim (toplayamazdım)
Çuval çayırda gezer 
Segirdüben (acele) kaçmağa 

Allah’ımın dağında 
Üç bin balık kışlamış 
Susuzluktan bunalmış 
Kanlı (kağnı) ister göçmeğe 

Leylek koduk (sıpa) doğurmuş 
Ovada zurna çalar 
Balık kavağa çıkmış 
Söğüt dalın biçmeğe 

Kelebek buğday ekmiş 
Manisa ovasına 
Sivrisinek derilmiş (toplanmış)
Irgat olup biçmeğe 

Bir sinek bir devenin 
Çekmiş budun koparmış 
Salinuban (sallanarak) seğirdür 
Bir yâr ister koçmağa (kucaklamaya) 

Bir aksacık karınca 
Kırk batman tuz yüklenmiş 
Gâh yorgalar (rahvan gider) gâh seker 
Şehre gider satmağa 

Donuz (Domuz) dügün eylemiş 
Ayuya (Ayıya) kızın vermiş 
Maymun sındı (makas) getirmiş 
Kaftan gömlek biçmeğe 

Deve hamama girmiş 
Dana dellallık eder 
Su sığırı (manda) natır olmuş 
Nöbet ister çıkmağa 

Kaygusuz’un sözleri 
Hindistan’ın kozları (cevizleri)
Bunca yalan söyledin 
Girer misin uçmağa (cennete)

Kaygusuz Abdal