SENSİZ SAADET NEYMİŞ

 

1950’lerin sonunda İtalya’da büyük bir yıldız doğuyordu. Haykıran Kraliçe lakaplı Mina, romantik bir rock and roll bestesi olan “My Crazy Baby” ile Dünya listelerinde hızla ön sıralara yükseliyordu.

Adeta o yıllarda Elvis Presley’in Avrupa’daki kadın versiyonu olarak ün yapan Mina’nın bu parçası ismi ülkesinde dahi pek duyulmamış müvevazi bir Türk besteciye aitti.

Yıllar sonra Türkiye’den telif hakkı alınmadan çalınan bu beste ile tanınan olan Mina’nın bir düzine şarkısını da Türkiye’den bir şarkıcı, Ajda Pekkan Türkçe sözlerle yorumlayarak meşhur olacaktı.

Zayıf, uzun boylu yumuşak bakışlı bir adamdı bu besteci. İncecik bedeni ile sanki doğuştan sırtına yüklenmiş ağır bir yükü taşıyordu. Tam 69 yıl taşıdı bu yükü. 

Bu adamın adı Yaşar Güvenir’di, yükünün adı ise hüzün.

Ölü doğan beş çocuktan sonra dünyaya gelmişti Yaşar. Bir müzisyenin oğluydu. İlk arkadaşı beş yaşındayken çalmaya başladığı babasının kanunu idi. 

Bir güftesinde Nil Burak’ın söylediği gibi yalnızdı, hem de çok yalnızdı. Belleğimizde kalansa piyano başında söylediği hüzünlü şarkılarıydı.

Bir İzmir çocuğu olmasına ve bir süre İstanbul’da yaşamasına rağmen Ankara’yı mesken tutmuştu yaşamı boyunca. 

Ne yazık ki tango şarkıları da dahil olmak üzere bir çok yorumu kayıda alınamamıştır. 

Bütün hayatı boyunca bir tek kadına aşık olmuş, ancak yaşadığı zor koşullar nedeniyle bu evlilik ayrılıkla sonuçlanmıştı. 

Ayrılık sonrası bir trafik kazasında kaybettiği eski eşi onun sırtındaki ağırlığı bir kat daha artırmıştı. Aşağıdaki şarkı sözleri bu ayrılık sonrası yazılmıştı.

Sensiz saadet neymiş
Tatmadım bilemem ki
Alnının yazısıydım
Ne yapsam silemem ki

 

Seni uzaktan sevmek
Aşkların en güzeli
Alıştım hasretine
Gel desen gelemem ki

Gönül Yazar’a Altın Plak ödülünü kazandıran “Sensiz Saadet Neymiş” şarkısının kayıdı sırasında Gönül Yazar ile gözgöze geldiklerinde yüzünden göz yaşları damla damla süzülmüş, sahnede kendini tutamayan Gönül Yazar da hıçkırıklara boğulmuştu.

Acı ve hüzün onun peşini hiç bırakmadı. Genç yaşta kaybettiği kızı ise onun için acıların en büyüğü idi. Kızının ardından yazdığı aşağıdaki dizeler acısını dindirmeye yetmedi.

 

Nasıl inansam bilmem 
Bu uzun ayrılığa 
Nasıl katlansam bilmem 
Bir ömür yokluğuna 
Artık güneş doğar mı 
Çiçekler açar mı bilmem 
Bakıyor görmüyorum 
Çaresizim çaresiz 

 

Ahh Allahım! 
Benden çok, 
Benden çok mu sevdin!.. 

 

Saatler durmuş sanki 
Zaman geçmek bilmiyor 
Gözyaşlarım dinmiyor 
Çaresizim Çaresiz

 

Biz onun duygularını eski Türk filmlerinde Cüneyt Arkın’ın sevgiliye yalvaran buğulu gözlerinde, Nil Burak’ın haykırışında, Tanju Okan’ın kadehinde gördük. Onu yeterince anladık mı bilemiyorum. 

O kalabalık salonlarda piyanosunun başındaki yalnız ve kederli adamdı. Şarkılarını söylerken koyu renkli gözlüklerinin ardında ağlayan gözlerini biz göremedik.

 

6 Ocak 2018