SÜRGÜNDEKİ HEYKELLER

Yıl 1996, Tuna nehrinde bir gemi aşağıdan yukarıya, bütün Balkan ülkelerini kat ediyor. 

Süzülerek giden mavnanın bir yolcusu var:

Yirmi metre boyundaki dört parça Lenin heykeli. Adeta başarısız bir yirminci yüzyıl ütopyasının son günleri resmi bir geçitle sonlandırılıyor.

Bu kez heyecanlı sosyalizm marşları yerine sisler arasında süzülen gemiye hüzünlü bir Eleni Karaindrou müziği eşlik ediyor. 

Yunanlı yönetmen Theo Angelopulos Ulis’in Bakışı filminde bu sahneyi çekerken Lenin heykeline eşlik eden Karaindrou ezgileri yenilginin hüzünlü öyküsünü anlatıyor.

Yakın çekimlerde Lenin’in kararlı, keskin yüz ifadesi ve ışıklı gözleri bir an ümitleri canlandırsa da, uzak çekimlerde dört parçaya ayrılmış bir cenaze görünümündeki çıplak gerçeği gizleyemiyor.

1996 yılı Balkan ülkelerinde Osmanlı’ya karşı milliyetçilik akımları sonucu doğan ulusların yüzüncü yılıdır. Acı, keder ve intikam hakimdir bu topraklara. En sevilen günler artık güneşli olan değil, keskin nişancılar için tatil günü olan sisli günleri.

Almanya’ya doğru süzülen gemideki sadece sürgüne giden bir heykel değil yüzyıllık bir umudun çöküşü.

Lenin heykeli öyküsü bir türlü bitmeyecek ikibinli yıllarda “Elveda Lenin” filmi ile yine karşımıza çıkacak.

***

Yıldız parkının bir köşesine saklanan kadın heykeli de bana göre tıpkı Tuna’yı kateden Lenin heykeli gibi hüzünlü ve umutsuz bir bekleyişin ifadesi.

Bu kez kulaklarıma direnen içimdeki müzisyen Ezginin Günlüğü’ünden bir Sait Faik şiirini mırıldanıyor.

“Çıplak heykeller yapmalıyım,
Çırılçıplak heykeller.”

Milli Selamet Partisi’nin “müstehcen” bulduğu için 1973’te bir gece yarısı Karaköy Meydanı’ndan Yıldız Parkı’na taşıdığı, ‘Ah Güzel İstanbul’ heykeli dikkat çekmeyerek bir köşede sere serpe yatıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce bir süre çevresine dikilen sarmaşıklarla örtülen kadın heykeli öylesine duruyor orada. 

Çıplaklığı müstehcenlik olarak algılayan zihniyet yüzünü döndüğü doğu personasının arkasına gizlenen sapkın fantezi dünyasını ise görmezden geliyor.

2014 yılında İsrail Konsolosluğu’nun bulunduğu binanın önündeki İlhan Koman’da ait “Akdeniz heykeli” ise bir protesto eylemi sırasında sadece kolundan yara alarak kurtulabildi.

Meydanları ve parkları süslemesi gereken heykel şimdilerde Yapı Kredi Bankası Kültür Sanat binasında cam bir bölmenin arkasından Galatasaray meydanını seyrediyor. 

Hiç değilse insanların rahatlıkla görebileceği bir yerde, olası saldırılardan uzakta.